Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Saray Matbaacılık Kağıtçılık Kırtasiyecilik Ticaret ve Sanayi A.Ş. hakkında 2020 yılında yapılan bedelli sermaye artırımı sürecine ilişkin soruşturmasını tamamladı. Yapılan incelemede, şirketin yatırımcılardan topladığı fonları izahnamede beyan edilen kullanım alanlarına aykırı biçimde değerlendirdiği belirlendi.
SPK, ihlalin tespiti üzerine şirket ve sorumlu yöneticilere toplam 188 bin TL idari para cezası verdi.
5,5 Yıl Sonra Gelen Ceza Tartışma Yarattı
Kurul kararı, 21 Mayıs 2020 tarihli ve 32/651 sayılı bedelli sermaye artırımı sürecine ilişkin fon kullanımına dair inceleme sonucunda alındı. Ancak kararın yaklaşık 5,5 yıl sonra açıklanması, sermaye piyasası çevrelerinde “gecikmiş bir yaptırım” olarak değerlendirildi.
Şirketin yatırımcılardan topladığı fonları farklı alanlarda kullandığı, böylece izahnamede verilen bilgilerin “eksik ve yanıltıcı hale geldiği” ifade edildi.
Eleştiriler, sadece gecikmeye değil, aynı zamanda verilen cezanın düşüklüğüne de odaklandı. Uzmanlar, yatırımcı güvenini zedeleyen bu tür ihlallerde 188 bin TL’lik yaptırımın caydırıcılıktan uzak olduğunu belirtiyor.
Aykırılığın Yasal Dayanağı
SPK kararında, eylemin “II-5.1 sayılı İzahname ve İhraç Belgesi Tebliği’nin 25’inci maddesinin birinci fıkrası” kapsamında değerlendirildiği belirtildi.
Söz konusu maddeye göre:
“İzahname ve ihraç belgesinde yer alan bilgilerin, yatırımcıların yatırım kararlarını etkileyecek şekilde yanlış, yanıltıcı veya eksik olmaması esastır. İhraççı, izahnamedeki bilgilerin doğruluğundan, eksiksizliğinden ve güncelliğinden sorumludur.”
Bu düzenleme, halka arz ve bedelli sermaye artırımı süreçlerinde şirketlerin yatırımcıya verdiği taahhütleri birebir yerine getirmesini zorunlu kılıyor.
Yatırımcı Güvenine Darbe
SPK’nın tespiti, yatırımcıdan toplanan fonların şeffaf şekilde kullanılmadığını ortaya koyarken, kararın geç açıklanması da sermaye piyasalarında denetim süreçlerinin yavaşlığına dair soru işaretlerini beraberinde getirdi.
Finans çevreleri, böylesine açık bir aykırılığa yıllar sonra verilen sınırlı cezanın, “yatırımcıyı koruma ilkesine ne kadar hizmet ettiği” konusunda ciddi tartışma yarattığını ifade ediyor.
 
             
             
             
                             
                             
                            




 
                 
                 
                